Yatırım

Bir çocuğun eğitimi tüm dünyevi menfaatlerden daha önemli bir yatırımdır. 

Kılıç

İnsanlar belirli bir yaşa gelene kadar çalışarak, yatırımlar yaparak, iyi bir kazanç elde etmeye çalışır. Bu şekilde belirli bir maddi gelir elde edip hayatı boyunca sıkıntı çekmeyerek daha güzel bir hayat yaşama arzusundadır. Kira derdi olmaması için ev alınır, daha sonra otobüs ve metro ile uğraşmamak için araba alınır ve tabii ki senede bir defa olsun güzel bir tatil yapmak hemen hemen herkesin ilk arzu ve hedefidir. Kimisi bu hedeflere ulaşır, kimisi ise ulaşamadığından ulaşana kadar çalışıp durur.

Hedefine ulaşanlar farklı yatırımlar yaparak gelir kaynağını yükseltmeye çalışır ki, bu sefer daha büyük bir ev, daha iyi bir araba almaya çalışırlar. Bu devran bu şekilde belirli bir zamana kadar devam eder. Herkes bir şekilde gelir kaynağını düzeltmeye çalışır, ama herkesin unuttuğu bir konu vardır ki bütün dünyevi menfaatlerden daha önemlidir.

Bir çocuğun eğitimi tüm dünyevi menfaatlerden daha önemli bir yatırımdır. 

Her ailenin gün içerisinde belirli bir zaman akışı vardır. Günün 8-10 saatini çalışır, 8-10 saat uyur, geri kalan saatlerinde yeme-içme, alışveriş veya dinlenmeyle geçirir. Hafta sonları ise yine aynı şekilde dinlenmek günün en büyük faaliyetidir. Özellikle Avrupa’nın en büyük Türk nüfusunun olduğu Almanya’da hal böyledir. Avrupa’nın diğer ülkelerinde nasıldır onu bilemiyoruz ama muhtemelen durum pek de farklı değildir.

Çocuklarımızın büyük sorunu bir konuya odaklanması ve kendini ifade edememesidir. Ama suç çocuklarımızda değil! Gelin biraz özeleştiride bulunalım ve toplumumuzun nasıl bir hale geldiğini münakaşa edelim. Yukarıda günün büyük bir bölümünü nasıl geçirdiğimizi betimledim ve sıra geldi dinlenme esnasında veya hafta sonları neler yaptığımıza. Genelde takipçisi olduğumuz programları ve dizileri seyrederiz veya cep telefonlarıyla ya sosyal medyayı takip ederiz ya da eş, dost akrabaya kısa mesajlar “yazarız” ki yazmak eylemi aslında (!) çok faydalıdır. Ama buradaki “yazmada” da ayrı bir sorun karşımıza çıkıyor: Tembellik mi diyelim yoksa daha pratik mi bilemiyorum ama yazılanlar genelde ünlü/sesli harfleri yazmayarak gerçekleşiyor, örneğin “slm nbr, nsl, grs, cvp” vb. yazışmalar.  Misafirlikler de üç aşağı beş yukarı aynı şekildedir. Herkes birbirine fotoğraflar gönderir, aynı zamanda büyük bir ilgi ve titizlikle sosyal medyada neler olduğunu takip ederiz. Misafirliğin çay, kurabiye bölümünde fotoğraf çeker paylaşırız ve misafirliğin son bölümünde yine aynı şekilde fotoğraf çeker ve “veda zamanı”dır diye paylaşırız. Sanırım artık o eski “sohbetler” tarihin bir parçası oldu.

Bu betimleye çalıştığım bölümde çocuklarımız nerede? Çok basit! Çocuklarımızın nerede olduğuna dair iki ihtimal vardır. Birinci ihtimal çocuklar aile büyüklerine bırakılır, ikinci ihtimalde ise çocuk da yanlarında gider. Her iki ihtimalde de çocuklarımızın sessiz, gürültü-patırtı çıkartmaması için aynı yöntem kullanılır, o da çocuklarımızın ya telefonda oyun oynamasını sağlarız/ izin veririz ya da saçma sapan videolar seyretmesini sağlarız/izin veririz ki bu durum çok tehlikelidir. Böyle bir ortamda çocuklarımız nasıl gelişecek?!

Unutmayalım her sorunun bir nedeni vardır!

Yukarıda bahsettiğim bölümde ailede bir sorun vardır, o da birbirleriyle sohbeti birkaç kelimeye sığdırarak daha çok sosyal medyayla ilgilenmeleridir. Aileler ve doğal olarak çocuklarında da bir dil sorunu çağımızın en büyük problemidir. Çocuklar ya kendi odalarında ya da evin bir köşesinde sanal bir alemde yetişmektedir. Sanal alemde yetişen bir çocuktan dili iyi öğrenmesini bekleyemeyiz!

Eskiden olduğu gibi hem aile içinde hem de misafirliklerde çocuklarımızı sohbetlere katalım. Onlarla da konuşalım ve bunu mümkün mertebe anadilimizde yapalım. Sosyal medyada ona buna yediğimizi içtiğimizi paylaşmaktan vazgeçelim!

“Edep yâ Hû!”

Unutmayalım her sorunun bir nedeni vardır!

Çocuklarımızın kaliteli bir eğitim almasını sağlayabilmemiz için evvela onlarla ilgilenmeliyiz. İlgiden bahsederken maddi bir ilgiden bahsetmiyoruz. “Çocuğumun ne eksiği varsa alıyoruz. Bir dediğini iki etmiyoruz” naraları maalesef yanlış bir ilgi yöntemidir. Çocukların ihtiyacı olan ilgi sevgi ve şefkattır. Çocuklarımızı sevelim, onlarla muhabbet edelim, onlarla kitap okuyalım, onlarla sinemaya ve tiyatroya gidelim. Yatırım budur.

 

Menü schließen