Kahramanlar Can Verir Yurdu Yaşatmak İçin

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.

Bumin Altay

Çocuklarımızın örnek seçtiği kişilerin kahramanlık kavramı ile uzaktan yakından alakası olmadığı bu dönemde onlara gerçek kahramanları anlatıp öğretmemiz büyük önem arz etmektedir. Yine sitemizde ele alınmış bir yazıda ‘Fortnite’ adlı oyuna kendini kaptıran ve o sanal dünyada kendine sanal bir kahraman seçmiş birçok çocuğumuz olduğu maalesef acı bir gerçektir. Türklüğün mayasında bulunan kahramanlık tarihin her bölümünde görülmektedir. Bildiğimiz kahramanların yanı sıra adsız birçok kahraman da tarih sahnesinden geçmiş fakat günümüze kadar adı gelmemiştir. Adsız kahramanlarımızı da şu dizeler ile analım:

Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.

Tarih boyu nice kahramlarımız göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemiştir. Bunun yakın tarihte örnekleri Malazgirt’te, Çanakkale’de, Kût’ül-Amâre’de, Kurtuluş Savaşı’nda görülmüştür. Türk gençlerinin örnek alabileceği binlerce kahraman arasından birkaç tane örnek vermek istiyorum:

Kürşad, Kül Tegin, Alp Arslan, Cengiz Han, Mete, Çiçi, Tomris, Atilla, I. Kılıç Arslan, Osman Beğ, Çağrı ve Tuğrul Beğ, İlteriş Kutluk Kağan, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayreddin Paşa, Turgud Reis, Oruç Reis, Gazi Osman Paşa ve nice adlarını burada saymadığımız kahramanlar. Adlarını saymakta bile zorlandığımız bu kadar yaşamış kahramanımız varken sanal bir kahraman seçmek ya da herhangi bir futbolcu ya da sanatçıyı kahraman olarak adlandırmak gereksiz bir durum. Burada maalesef anne ve babaların da suçu bulunmaktadır. Çocuklarımıza kendi dilimizi, kendi tarihimizi, kendi kahramanlarımızı anlatmazsak onlar da kendine toplumda yaygınlaşan moda olmuş karekterler ve yaşam biçimini seçerler. Böylece kendi kimliğinden ve tarihinden bihaber olan gençler yetişmektedir.

 

Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.

Türk tarihinde önemli bir yer almış ve yıllarca varlığı tartışılan Kürşad’a bugün kısaca değinmek istiyorum. Çin kaynaklarında da bahsi geçen Çin sarayına saldırma olayının gerçek olduğu kanıtlanmış ve Kürşad ihtilali hayal ürünüdür diyenler yanılmıştır. Bu önemli kahraman Nejdet Sançar’ın ‘Türk Kahramanları‘ adlı eserinde özetle şöyle anlatılır:

Gök Türk sülalesinden olan bu kahramanımız bir hükümdar değildir. O Türk soyunun en namlı yiğitlerinden birisidir. 552 yılından itibaren hakimiyeti elinde bulunduran Gök Türkler Çinlilerin hilelerle dolu yürüttüğü siyasetin kurbanı olmuş ve bağımsızlıklarını kaybettiler. 639 yılında tutsaklık dönemini bitirmek ve bağımsızlığını kazanabilmek için Kürşad ihtilal planları yapar. Kürşad ve arkadaşları sık sık geceleri gezmeye çıkan Çin hükümdarını öldürmeye karar verir. İhtilalin yapılacağı gece hava bozar ve imparator sarayından çıkmaz. İhtilali ertelemenin duyulabileceği olasılığı göz önünde bulundurarak sarayına saldırmaya karar verir. Kürşad ve 40 yiğidi sarayı basar fakat sayıca kendinden kat kat fazla olan askerlerle çarpışırken geri çekilmek zorunda kalır ve imparatorun ahırına saldırarak en güzel atları ele geçirip kaçarlar. Çinliler kaçakların ardına düşer ve onları bir ırmağı geçerken yakalarlar. O çarpışmada Kürşad ve sağ kalan arkadaşları bağımsızlık ülküsü yolunda şehit düşer. Kırk bir yiğidin çarpıştıkları düşman sayısının çokluğu ve tutsak ihtilalcilerin ellerine geçirebildikleri silahlarla Çin sarayı koruyucularının silahları arasındaki fark unutulmamalıdır.

Bu ihtilal girişimini özel kılan ise Kürşad’ın ihtilalde hiçbir şahsi düşüncede olmamasıdır. Türk bağımsızşızlığı için ileri atılan Kürşad, ihtilal başarılı olsaydı bile tahta geçmeyecek ve Holuku’yu kağan ilan edecekti. İşte bu kahramanlar da şairin dediği gibi ileriye atılmış ve bir daha dönmemişlerdir. İlk bakıma başarısız bir girişim gibi gözüken Kürşad ihtilali Türklük için pek önemli bir sonuç doğurmuştur. Çin imparatoru tutsak olarak yaşayan bu kırk bir korkusuz Türk kahramanının hiç çekinmeden sarayına saldırışından o kadar ürkmüş ki ilerde yenileriyle karşılaşmamak için ülkesine parça parça dağıtılan Türkleri tekrar kendi yurtlarına göndermiş ve Gök Türklerin kendisine sadece sözle tabi olmalarını yeter görmüştür. Türk soyunu büyük bir tehlikeden – belki de yok olmaktan kurtaran bu olay Kürşad ile arkadaşlarının canları pahasına elde edilen bir eserdir. Kürşad tarihin tozlu sayfalarını arasında gizli kalmış bir kahramanın adıdır. Kürşad adında, namları belirsiz o kırk Türklük fedaisinin kişileri de gizlidir.

 

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir…

Menü schließen