Yeni Zelanda
Her türlü terörü lanetliyoruz!
Kılıç
Maalesef 15 Mart 2019 Cuma günü aşağılık bir terör saldırısı sonucu 50 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu adi terör saldırısını lanetliyoruz. Yeni Zelanda ülkesi aslında olması gerektiği gibi tepki gösterirken, bizler için artık bu gibi tepkiler olağanüstü gibi gelmeye başladı. Nedeni ise belli. Bu gibi siyasi ve insani (!) tepkilere günümüzde alışık olmadığımız için.
Murat Bardakçı’nın 17 Mart 2019 tarihli yazısında terörist Brenton Tarrant’ın kullandığı silahların şarjörlerinin üzerine bazı isimleri hem anlatmakta hem de bu bilginin ilginçliğine dikkat çekiyor (https://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/2405398-sarjordeki-nefret-listesi-profesyonel-bir-ekip-isidir).
Terörist Brenton Tarrant adi saldırıyı gerçekleştirdiğinde saldırıyı kayda almakla birlikte sosyal medya üzerinden canlı olarak yayınladı. Saldırıyı gerçekleştirirken bilmem dikkatinizi çekti mi ama sanki bir silah oyunundaymış gibi silahını kullanıyor ve şarjörleri doldurup ateş açıyordu. Hatta sokağa çıkıp yine aynı rahatlıkla ateş açıyordu.
Kaydedilen video birçok insanımıza ulaşmakla birlikte düşünmemiz gereken başka bir olay daha var. Yukarıda belirttiğim gibi olayı gerçekleştiren teröristin kayıtları sanki bir silah oyununu canlandırıyormuş gibi ve bilindiği üzere genci yaşlısı birçok kişi bu gibi silah oyunlarını gün içerisinde saatlerce oynamaktadır. Günün büyük bir bölümünü gerçek hayattan kopuk bir şekilde geçiriyorlar.
Bu kaydedilen ve paylaşılan vahşet bazı kısımlardan olumsuz tepki alırken maalesef bazı kesimlerden ise olumlu bir tepki aldı. Terörün rengi, milliyeti ve dini olmaz. Yozlaşan toplumlarda terör saldırısı mutlaka olacaktır ki yozlaşan insanları kandırmak oyuna alet etmek açısından basit bir durumdur. 17. ve 18. yüzyılda “medeniyet” dağıtmak isteyen ileri toplumlar savunmasız veya zayıf ülkelere “medeniyet” dağıtmak için insanları ya köle olarak kullandılar ya da katlettiler, Güney Amerika, Afrika ve Asya kıtalarını ele alabiliriz. 21. yüzyılda ise durum yine farklı değildir. “Medeniyet”leri ile övünen ileri toplumlar Birinci ve İkinci Cihan Harbi’nin sorumlularıdır ve milyonlarca insanların ölmesine sebep olmuşlardır. Günümüzde de durum değişmemiştir. Orta Doğu’nun durumu ortadadır ve işin kötü kısmı ise siyasi kararlar alan ileri toplumların kötü sonuçlarını mazlum halk ya canlarıyla ya da bağımsızlıklarıyla ödemek zorunda kalıyor.
Bugün zayıf ve dış ülkelere bağımlı ülkeler yine aynı sorunlarla boğuşmaktadır. Ya “medeniyet” dağıtmak isteyen ülkeler ne durumda bir de bunlara bakalım.
Amerika Birleşik Devlet’lerinde nefret söylemleriyle başkan seçilen bir şahıs var. Almanya’da ırkçı bir siyasi parti olan AfD Partisi son seçimlerde ülkesinde en fazla oy alan üçüncü parti oldu. Avusturya’da ırkçı bir parti iktidardayken Fransa’da ise yine bir ırkçı parti iktidar olmaya yakın bir durumda. Bir başka “medeni” ülke olan Hollanda’da ırkçı Geert Wilders’in partisi ülkesinin en fazla oy almış ikinci partisidir. Bu “medeni” ülkelerdeki ırkçı partilerin söylemleri ise hemen hemen aynıdır. Siyasi propogandaları ya İslam karşıtlığıdır ya da Türk düşmanlığıdır.
Sorumsuz ve ileri zekalı medeni ülke siyasetçileri ve bu medeni ülkelerin bağımsız medyaları sayesinde toplumların içine nefret tohumları ekilmektedir. Bu sayede birçok medeni ülkenin ırkçı partileri meclislerde nefret ve ırkçı söylemlerini virüs gibi yaymaktadır. Hedef ise bellidir (!). En son Yeni Zelanda’daki ayrıntılara bakmak yeterlidir.
İşin vahim bir tarafı ise Brenton Tarrant gibi bir terörist bulmak o kadar da zor değil. Dünyanın birçok ülkesinde kandırılmaya hazır büyük bir kitle yaşamaktadır. Bu kitleleri bazı rakamlar ve medya ile kandırmak o kadar kolay ki eline silah alıp ortalığı kan gölüne çevirerek “kahraman” olacağını düşünen sanal kahramanlar bilgisayarlarının başında beklemektedir. Bu saldırıların organizatörleri ise sessizce olan biteni seyretmektedir.
Murat Bardakçı, Brenton Tarrant’ın yazdığı isimler hakkında ufak bir ayrıntıya dikkat çekmektedir:
„Bu liste, bir grubun ciddî ve uzun şekilde çalışmasını gerektiren bir iştir ve dolayısı ile Yeni Zelandalı katilin bağlantılı olduğu Türk ve Müslüman düşmanlığı ile yoğrulmuş bir teşkilât mevcut demektir. Yapılması gereken, bu teşkilâtın ve elinde tam elli kişinin kanı bulunan Brenton Tarrant’ın teşkilât ile ilişkisinin ortaya çıkartılmasıdır.“
Dünyanın öbür ucunda yani Yeni Zelanda’da sırf silahın üstündeki adlardan yola çıkarak böyle bir teşkilatın orada olamayacağına göre nerede olabilir? Umarız bu gibi saldırılar artmadan bu işin arkasında kimlerin olduğu yakın bir zamanda bulunur.